Ey Sözlerimi İşiten Dostum;
Yeryüzüne iyi bak. Gökyüzüne iyi bak. Ufukların kadar geniş ve dolu dolu bak. Ama sakın, sadece bakmakla kalma. Bakışlarını derinleştir. Görmeye çalış. Baktığın şeye değil mânâsına yaklaş.
Mânâ derindir. Mânâ özeldir. Mânâ hemen vermez kendini. Sen ümitsiz olma. “Ben anlayamam” deme. “Benden olmaz” deme. Çünkü, iyi bil ki, mânâ oraya konmuşsa, senin için konmuştur. Onu anlayabilecek, ona yönelebilecek yalnız sen varsın varlıklar arasında.
Mânâ işçiliği sanattır. Sultanlık değildir, ama sultanlık verir sonunda. Şimdi işin ne ise, bu işi sen yapacaksın. Bey mi arıyorsun, sensin. Köle mi arıyorsun, sensin. Bilmenin ve öğrenmenin kölesi olman saltanattır. Öğrenci mi arıyorsun, sensin.
Büyüklenme. Küçüklenme. Unutma ki, senden büyüğü de vardır âlemde, senden küçüğü de. Sen, kıymet bilmezlik etme. Kendini basit ve kıymetsiz görme. Sana verileni ve sana verilecek olanı düşün. Bu kıymetinin de hakkını ver. Kendine de bakarken, kalbindeki ve yaptığındaki mânâya bak.
Dostum;
Sıkıldın mı, bunaldın mı, karardın mı? O halde genişlet içini. Ferahlat kendini. Kararan odana pencereler aç, güneşler dolsun içeri. İçeri güneşler açan penceren, mânâdır. Mânâya bakarsan için genişler. Yüreğin ferahlar. Çünkü, kapıları açan, sınırları yıkan, ruhuna özgürlük veren, mânâdır.
Bir sor, şevk bulan kalbi kırıklar nasıl buldu? Bir sor, gözünü açamayan hastalar, nasıl uyandı? Bir sor, bîzâr olan yolcular nasıl yol buldular? Kalbi kırılan, onu mânâyla tamir etti. Hastalar gözlerini mânâyla açtı. Yolcular, yollarına mânâyla gitti. Maddenin kilitlediği kapıyı, mânâ açtı.
Ey sözlerimi işiten dostum;
Sen kendini kilitleme. Enginlere dal, yüz derin sularda. Uç geniş ufuklarda. Ben bir gün dünyadan göçersem, bil ki, maddenin kilidi açıldı. Mânâya göçtüm. Sende hüner varsa, ben gibi olma. Hayatın bitmeden mânâya göç. Kilitlerini aç. Yüz engin sularda. Uç geniş ufuklarda. Mânânın parlak kanatlarıyla…
Kaynak: Öğren Yaşa Anlat, Muhammed Alpkent, Nesil Yayınları
Mevlânâ Celaleddin Rûmî’nin Mesnevî-i Şerîf’i ve Bediüzzaman Said Nursî’nin Mesnevî-i Nûriye’sinden ilhamen kaleme alınmıştır.