İnsan, şu dünyanın nazlı misafiridir. Rahman’ın misafiriyizdir burada. Hediyelere boğulmadığımız an geçmez. Zaman bize Hakk’tan hediyeler taşır her an. Var edilmekle ruhumuz hediye edilmiştir bize. Ruhumuza giydirilen bedenimiz de hediyedir. Bedenimize aldığımız her nefes, sanki birer bahşişmiş gibi cömertçe sunulur. Günlerimiz, gücümüz, aklımız, eşimiz, çocuğumuz, evimiz, sevgimiz… Hepsi de birer hediyedir bize O’ndan. Allah, Vehhab’dır. Karşılıksız vererek kullarını sevindirir. Hak etmediğimiz halde, istemediğimiz halde verendir. Her an, her anımızı ve içindekileri hibe edendir.

İlâhi birer mevhibeyle kavuşuruz her şeye. Canlanmak için emeğimiz bile olmadan can veren, sağlığımızın devamı için şuurumuz bile olmadan kan veren, Hazret-i Vehhâb’tır. Her şeyimizi O’na iletir, dua dua O’na yalvarırız. Biliriz ki karşılıksız, geri istemesiz, kefilsiz veren, hepimizi de hibelerle donatmaya güce yeten, bir O’dur. Bebelere de ihtiyarlara da, güçlüye de güçsüze de imdad eden, kullarına her durumda sahip çıkan O’dur. Hayata tutunduğumuzda bulduğumuz ana şefkatini de, giderken düşeceğimiz toprak kucağını da hibe eden Allah’tır. Kendisine inanan kullarına Cennet’i de hibe eden aynı yüce Vehhâb’tır. Birkaç senelik hayatla sonsuzluğu kazanmak asla hak edilemese bile.